Bize Ulaşın!
Boşanma Davalarında Dikkat Edilmesi Gereken Konular
Boşanma süreci hem duygusal hem de hukuki olarak oldukça karmaşık bir süreçtir. Tarafların yasal haklarının korunması ve sürecin en sağlıklı şekilde tamamlanması için dikkat edilmesi gereken çeşitli hususlar bulunmaktadır. Boşanma davaları; hukuki altyapısı, ispat yükümlülükleri, mal paylaşımı, çocukların durumu, nafaka talepleri ve davanın seyri açısından birçok detaya sahiptir. Bu makalede, boşanma davası sürecinde tarafların dikkat etmesi gereken önemli konulara değinilecektir.
Boşanma Sebebinin Belirlenmesi
Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma sebepleri “genel” ve “özel” sebepler olarak iki ana başlık altında toplanmaktadır:
Genel Sebep: Evlilik birliğinin temelinden sarsılması (şiddetli geçimsizlik) en yaygın boşanma sebebidir. Burada ortak hayatın taraflarca sürdürülmesinin imkansız hale gelmesi ve evlilik birliği her iki taraf için de çekilmez hale gelmiş olmalıdır.
Özel Sebepler: Zina, hayata kast, pek kötü muamele veya onur kırıcı davranış, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı gibi özel sebepler sayılmaktadır. Her özel sebep için davacının belirli ispat yükümlülükleri bulunmaktadır.
Boşanma davası açmadan önce, taraflar arasındaki anlaşmazlığın hangi nedene dayandırılacağı konusunda detaylı bir değerlendirme yapılmalıdır. Usul hatalarının yapılması, yanlış ya da yetersiz sebep gösterilmesi, iddiaların ispatında yeterli argümanların sunulmaması davanın reddine yol açabilir.
İspat Yükümlülüğü ve Delillerin Toplanması
Boşanma davalarında ispat yükümlülüğü, davayı açan tarafa aittir. Bu nedenle, boşanma sebebini ortaya koyan delillerin toplanması ve mahkemeye sunulması çok önemlidir. Deliller arasında tanık beyanları, yazılı belgeler (mesajlar, e-mailler), ses veya görüntü kayıtları gibi unsurlar yer alabilir. Ancak delillerin hukuka uygun olarak elde edilmiş olması gerekmektedir; aksi takdirde mahkeme tarafından dikkate alınmayabilir.
Örneğin, zina sebebiyle açılacak bir boşanma davasında fotoğraflar, otel kayıtları veya mesajlaşma kayıtları gibi deliller sunulabilir. Ancak bu tür delillerin özel hayatın gizliliğini ihlal etmeyecek şekilde elde edilmesi gereklidir.
Çocukların Durumu ve Velayet (Çocuğun Üstün Yararı)
Boşanma davalarında en kritik konulardan biri de çocukların velayetinin kime verileceğidir. Mahkeme, çocuğun üstün yararını gözeterek velayet kararını verir. Burada dikkate alınan unsurlar arasında:
– Çocuğun yaşı ve cinsiyeti,
– Anne ve babanın sosyal ve ekonomik durumu,
– Çocuğun istekleri (yaşına ve olgunluğuna göre),
– Anne veya babanın ahlaki durumu ve çocuğa sunabilecekleri yaşam standartları bulunur.
Çocuğun üstün yararı, hem ulusal hem de uluslararası hukukta çok önemli bir ilke olarak kabul edilir. Bu ilke, çocuğun fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal gelişimini en iyi şekilde korumayı ve desteklemeyi amaçlar. Türk Medeni Kanunu ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme gibi belgelerde de bu ilkeye özel bir vurgu yapılmıştır.
Çocuğun üstün yararı; çocuklar hakkında hukuki veya idari herhangi bir işlem ya da karar alınırken çocuğun menfaatlerinin ön planda tutulmasını ifade eder. Mahkemeler, sosyal hizmet kuruluşları ve diğer yetkili merciler, bir çocuğun içinde bulunduğu durumu değerlendirirken bu ilkeyi göz önünde bulundurmak zorundadır. Bu ilke, ebeveynlerin boşanma süreçlerinde, velayet davalarında, evlat edinme işlemlerinde ve çocukların korunması ile ilgili diğer konularda uygulanır.
Her çocuğun durumu farklı olduğu için, çocuğun üstün yararını belirlemek bazen karmaşık olabilir. Özellikle boşanma davalarında, her iki ebeveyn de çocuğun iyiliğini düşünse de çıkar çatışmaları yaşanabilir. Ayrıca, farklı kültürel ve sosyal normlar da çocuğun yararını değerlendirirken farklı sonuçlara yol açabilir.
Bu ilke, çocukların korunması ve gelişimlerinin desteklenmesi için kritik bir rol oynamakta olup, karar mercileri tarafından her durumda dikkatlice ele alınır.
Velayet davalarında, çocuğun psikolojik sağlığını korumak adına uzman görüşü alınabilir ve sosyal inceleme raporu düzenlenebilir. Tarafların, çocuğun velayetini alabilmek için bu hususlarda gereken adımları atmaları ve kendi haklarını savunurken çocuğun çıkarlarını da gözetmeleri önemlidir.
Nafaka Talepleri
Boşanma davalarında nafaka talepleri de önemli bir yer tutar. Nafaka talepleri iki türde olabilir:
Tedbir Nafakası: Boşanma süreci devam ederken maddi olarak zor durumda olan eşin geçimini sağlayabilmesi için talep edilebilir. Tedbir nafakası tarafların maddi durumu ve ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenir. Eşlerden biri, boşanma süreci boyunca diğer eşin veya çocukların maddi olarak mağdur olmaması için tedbir nafakası talebinde bulunabilir. Mahkeme, talebi değerlendirerek nafaka ödenmesine karar verebilir ve miktarını belirler. Tedbir nafakası, boşanma davası devam ettiği sürece ödenir ve dava sonuçlandığında ise yerini yoksulluk nafakası ya da iştirak nafakasına bırakabilir.
Yoksulluk Nafakası: Boşanma sonrasında ekonomik olarak zor duruma düşen, veya yoksulluğa düşecek eş için talep edilen nafakadır. Bu nafaka süresiz olarak bağlanabilir ancak belli koşulların oluşması halinde kaldırılabilir veya değiştirilebilir. Nafaka miktarı, tarafların maddi durumlarına, ihtiyaçlarına ve yaşam standartlarına göre belirlenir.
Nafaka miktarının belirlenmesinde tarafların ekonomik durumu, gelir seviyeleri ve yaşam standartları dikkate alınır. Nafaka talep edecek olan tarafın, kendi ekonomik durumunu ve karşı tarafın maddi gücünü mahkemeye doğru ve belgelerle sunması gerekmektedir. Mahkemelerce genellik kollukça tarafların ekonomik durumlarına ilişkin araştırmalar yapılır.
Mal Rejimi ve Mal Paylaşımı
Türk Medeni Kanunu’na göre, evlilik süresince edinilmiş mallar, kural olarak “edinilmiş mallara katılma rejimi” çerçevesinde eşit olarak paylaşılır. Ancak taraflar evlilik öncesinde veya sırasında bir mal rejimi sözleşmesi yapmışsa, bu durumda söz konusu sözleşmenin hükümleri uygulanır. Mal rejimi davasında dikkat edilmesi gerekenler:
Mal Bildirimi: Tarafların sahip oldukları taşınır ve taşınmaz malların beyanı önemlidir. Evlilik süresince eşlerin sahip oldukları mal varlıklarını resmi olarak beyan etmeleridir. Bu beyan, evlilik sona erdiğinde (boşanma, ölüm gibi) mal paylaşımında yaşanabilecek sorunları önlemek amacıyla yapılır.
Borçların Paylaşımı: Evlilik süresince edinilen borçlar da ortak mal rejimi çerçevesinde değerlendirilir ve taraflar arasında paylaştırılabilir.
Değer Artış Payı: Taraflardan birinin diğerine ait malvarlığı üzerinde yaptığı katkının karşılığı olarak talep edilebilecek bir hak olan değer artış payı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Mal paylaşımı sürecinde, tarafların hak kaybına uğramamaları adına uzman bir avukatla çalışmaları ve mal rejimi taleplerini hukuki dayanaklarla desteklemeleri önemlidir.
Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma Arasındaki Farklar
Boşanma davaları anlaşmalı veya çekişmeli olarak iki şekilde açılabilir:
Anlaşmalı Boşanma: Tarafların boşanma ve bunun hukuki sonuçları üzerinde tam bir anlaşmaya varmış olmaları durumunda, evlilik en kısa sürede sona erdirilebilir. Anlaşmalı boşanma için en az bir yıl evli kalınmış olması şartı aranır ve tarafların, protokol hükümleri üzerinde anlaşarak mahkemeye sunmaları gerekmektedir.
Çekişmeli Boşanma: Tarafların boşanma, velayet, nafaka veya mal paylaşımı gibi konularda anlaşmazlık yaşadığı durumlarda ise çekişmeli boşanma davası açılır. Bu tür davalar, anlaşmalı boşanmalara göre daha uzun sürer ve mahkemenin takdir yetkisine dayanır.
Boşanma kararı alan taraflar veya eşlerinden birinin boşanma kararı alması halinde, haklarının korunması ve boşanma sürecindeki psikolojik duruma maruz kalmadan en sağlıklı şekilde sonuçlandırılması için en uygun yolun hangisi olduğunu ve hukuki sürecin doğuracağı sonuçları için alanında uzman yüksek lisans deneyimine sahip avukatlar ile hukuki destek almak faydalı olacaktır.
Boşanma Sürecinde Psikolojik Destek ve Uzman Yardımı
Boşanma, hem taraflar hem de varsa çocuklar için ciddi bir psikolojik travma yaratabilecek sonuçları meydana getirebilir. Bu nedenle boşanma sürecinde tarafların ani söz ve davranışlarından kaçınarak psikolojik olarak yıpratıcı karşılıklı çatışma ortamlarından kaçınmaları sağlıklı olacaktır. Bu süreç zarfında psikolojik destek almaları sürecin daha sağlıklı atlatmalarına ve çocukların da süreçten en az zararla çıkmalarına yardımcı olabilir.
Ayrıca, hukuki sürecin karmaşıklığı göz önünde bulundurularak, boşanma davalarında deneyimli bir avukatla çalışmak tarafların haklarını en iyi şekilde koruyabilmesi için önemlidir. Bir avukat, hukuki prosedürleri yönetmekte ve doğru adımları atmakta rehberlik sağlayabilir. Bu nedenle tarafların veya eşlerden birinin boşanma kararı almaları halinde .
Sonuç
Boşanma süreci, birçok hukuki ve duygusal faktörü bir arada barındıran karmaşık bir süreçtir. Tarafların bu süreçte hukuki hak ve yükümlülüklerini bilmeleri, dikkat edilmesi gereken hususları göz önünde bulundurmaları ve uzmanlardan destek alarak hareket etmeleri, hem kendi çıkarlarını korumak hem de sürecin sağlıklı bir şekilde tamamlanması açısından son derece önemlidir. Boşanma davalarında stratejik bir yaklaşım benimsemek, doğru ve etkili bir hukuki yol izlemek, tarafların gelecekte yaşayacakları olası sorunları da en aza indirebilir.


Nice read, I just passed this onto a colleague who was doing a little research on that. And he just bought me lunch because I found it for him smile Thus let me rephrase that: Thank you for lunch! “The future is not something we enter. The future is something we create.” by Leonard I. Sweet.